Bir Yaz Günü Hatırası: Kasabağzı’nda Çocukluk Tatili
Haziran 12, 2024 | by Gezilecek Yasanacak Yerler
Bir yaz sabahı güneşin ilk ışıklarıyla uyanmak, çocukluk yıllarımızın en tatlı anılarından biridir. Uyandığımızda burnumuza gelen deniz kokusuyla birlikte, Kasabağzı’ndaki evimizin küçük bahçesinden içeri süzülen serin sabah esintisi, günü umut dolu bir başlangıçla karşılamamıza yardımcı olurdu. Ailemizle birlikte yaptığımız deniz kenarındaki kahvaltılar, sıcak yaz sabahlarının vazgeçilmez bir parçasıydı.
Deniz kenarına kurulan uzun kahvaltı masasında, Kasabağzı’nın ünlü keçi peyniri, taze domatesler, mis kokulu ekmekler ve türlü türlü reçeller yer alırdı. Her lokmada, bu doğal ve taze lezzetlerin verdiği mutluluğu ve huzuru hissederdik. Kahvaltının en güzel anlarından biri de, güneşin yavaş yavaş yükselip denizin üzerindeki yansımalarını izlemekti. Çocuklar olarak, bu masalsı manzaraya dalıp giderken, büyüklerimizin sohbetleriyle kahvaltı daha da keyifli hale gelirdi.
Masada geçirilen zaman, sadece yemek yeme değil, aynı zamanda aile bağlarının güçlendiği anlardı. Deniz kenarında, hafif esen rüzgarın yüzümüze vurduğu, kuş cıvıltılarının fonda çaldığı bu anlar, hepimizin hafızasında yer eden değerli hatıralardı. Kahvaltı sonrası, denize girmek için sabırsızlanan biz çocuklar, masadan hızla kalkıp kendimizi serin sulara bırakırdık. Kasabağzı’nın berrak denizinde yüzmek, yaz tatillerimizin en büyük ödüllerindendi.
Bu kahvaltılar, doğayla iç içe geçen anların, aile sıcaklığının ve çocukluk yıllarımızın unutulmaz bir parçasıdır. Her sabah, deniz kenarında yapılan bu kahvaltılar, hayatımızın en güzel ve en sade mutluluk kaynaklarındandır. Kasabağzı’nda geçirilen her yaz sabahı, bizlere doğanın ve ailenin değerini bir kez daha hatırlatırdı.
Deniz, Kum ve Eğlenceli Oyunlar
Güneşli bir yaz sabahı, kahvaltıdan sonra deniz kenarına doğru yaptığımız yürüyüş, tatilin en heyecan verici anlarından biriydi. Ayaklarımızın altında serin kumların hissi, denizin tuzlu kokusu ve dalgaların huzur verici sesi adeta bizi büyülüyordu. Masmavi denizle buluşmak her seferinde ayrı bir mutluluktu. Deniz kenarında saatlerce süren yüzme seansları, çocukluğun en unutulmaz anılarından birini oluştururdu. Deniz suyu, hem serinletici hem de canlandırıcı etkisiyle yaz sıcağında adeta bir sığınak gibiydi.
Yüzmenin ardından, altın rengi kumlarla oynamak bir başka keyifti. Kumdan kaleler yapmak, arkadaşlarla birlikte çeşitli oyunlar oynamak, çocukluğun saf ve masum eğlencelerindendi. Kumun yumuşak dokusu ve sıcaklığı, oyunları daha da keyifli hale getirirdi. Kumdan kaleler inşa ederken, yaratıcılığımızı konuşturur ve hayal dünyamıza dalardık. Bu oyunlar, arkadaşlık bağlarını kuvvetlendiren, eğlenceli ve öğretici faaliyetlerdi.
Deniz ve kumun keyfini çıkardıktan sonra, bakkaldan aldığımız leblebi tozu ve limon kolonyasıyla serinlemek adeta bir ritüeldi. Leblebi tozunun tatlı ve hafif ekşi tadı, yazın sıcağında ferahlatıcı bir lezzet sunardı. Ancak en çok hatırlanan ve özlenen şey, limon kolonyasının verdiği serinlikti. Limon kolonyası, yaz sıcağında anında ferahlık sağlayan canlandırıcı bir etkiye sahipti. Gözlerimizi kapattığımızda, limon kolonyasının ferahlatıcı kokusu ve serinliği, o günleri hatırlamamıza yardımcı olurdu. Bu küçük ama anlamlı detaylar, çocukluk tatillerimizin vazgeçilmez anılarından biriydi.
Öğleden sonra, Kasabağzı’nın küçük ama canlı pazarına doğru yol alırken, havada tatlı bir telaş hissediliyordu. Pazara yaklaştıkça, rengarenk meyve ve sebze tezgahlarının, baharatların ve el yapımı hediyelik eşyaların oluşturduğu büyüleyici manzara bizi karşıladı. Her köşede farklı bir renk ve koku cümbüşü vardı; taze nane, kekik ve fesleğenin aroması buram buram yayıldı.
Pazarın kalabalığı arasında dolaşırken, babamın elimi sıkıca tuttuğunu hatırlıyorum. Birlikte, zeytinlerden, peynirlerden ve taze ekmeklerden oluşan tezgahları gezerken, oradaki esnafla sohbet etme fırsatı buluyorduk. Her biri, ürünlerinin ne kadar doğal ve lezzetli olduğunu büyük bir gururla anlatıyordu.
Babamın bana aldığı el yapımı bileklik, pazar ziyaretimizin en unutulmaz anılarından biri oldu. Bu bileklik, üzerindeki küçük boncuklar ve renkli iplerle, çocukluk saflığımın ve neşemin bir simgesiydi. Her taktığımda, o anları ve pazarın sıcak atmosferini yeniden yaşar gibi oluyordum. O bileklik, yıllar sonra bile bana o günün tatlı anılarını hatırlatıyor.
Pazar yeri, sadece alışveriş yapılan bir mekân değil, aynı zamanda kasabanın yerli halkının buluşma noktasıydı. İnsanlar birbirleriyle sohbet ederek, günlük yaşamın getirdiği sevinçleri ve zorlukları paylaşıyordu. Kasabanın sıcak atmosferi, burada kurulan dostluklar ve samimiyetle daha da belirginleşiyordu. Bu pazar, çocukluğumun en güzel ve en canlı anılarından birini oluşturdu.
Kasabağzı’nın canlı pazarı, hem yerli halkın hem de ziyaretçilerin buluşma noktası olarak, herkesin hayatında özel bir yer edinmişti. Burada geçirilen zaman, kasabanın gerçek ruhunu ve sıcaklığını hissetmemizi sağladı. Bu anılar, çocukluğun masumiyeti ve neşesiyle dolu, unutulmaz bir yaz günü hatırası olarak hafızama kazındı.
Tepeden Muhteşem Manzara ve Açık Hava Sineması
Akşamüstü, kasabanın en yüksek tepesine doğru yapılan yürüyüş, çocukluk tatillerimizin en keyifli anılarından biriydi. Göz alabildiğine uzanan doğa manzarası, yeşilin her tonunu barındıran ormanlar ve uzakta süzülen deniz, adeta bir tabloyu andırıyordu. Güneşin batışıyla birlikte gökyüzü, kızıl ve turuncunun büyüleyici tonlarına bürünürken, bu anların hafızalarımızda bıraktığı izler tarifsizdi.
Gökyüzündeki renk cümbüşü, tepeye vardığımızda bizi adeta büyülüyordu. Rüzgarın hafif esintisiyle birlikte çimenlere uzanıp bu muhteşem manzarayı seyrederken, çocukluk arkadaşlarımızla paylaştığımız sohbetler ve kahkahalar unutulmazdı. Kasaba, adeta bir film seti gibi, her köşesi nostalji dolu anılarla süslenmişti.
Güneş battıktan sonra, kasabanın küçük meydanında kurulan açık hava sinemasına doğru yola koyulduk. Eski Türk filmlerinin gösterildiği bu sinema, büyükler kadar biz çocuklar için de büyük bir heyecan kaynağıydı. Meydandaki çocukların neşeli kahkahaları, filmin sessiz arka planını doldururken, Yasemin kokularıyla dolu kasaba sokaklarında yürüyüş yapmanın keyfi bambaşkaydı. Sokak lambalarının sarı ışığı altında, yaz akşamlarının serinliğinde yürürken, her köşebaşında yeni bir macera bizi bekliyordu.
Kasabağzı’nda çocukluk tatillerimizin en güzel anılarından biri de bu açık hava sinemasıydı. Eski filmlerin büyüsü, nostaljik bir atmosfer yaratırken, meydandaki canlılık ve çocukların neşesi, bu anıları daha da anlamlı kılıyordu. Bu yürüyüşler ve sinema akşamları, hafızalarımızda ömür boyu yer edecek özel anılar olarak kalmaya devam edecek.
RELATED POSTS
View all